(T)embelleşme Süreci ve Microsoft

Uzunca bir süredir sadık kompüterimde Windows kullanmaktaydım. Bunun sebepleri kuşkusuz saymakla bitmez; oyun oynamak, tembellik, boş vakitlerimde bol bol ense kebabı yapmak ve kuşkusuz en önemlisi keyfime göre sağlam bir distro bulamamak.

Geçen gün şeytan dürtüklemesi ile kendime geldim. Nereye kadar gidecekti bu Bill Gates hegamonyası? Daha ne kadar sürecekti Microsoft'un bana uyguladığı tekel? Yaklaşık bir 15 dakika süren gazım geçti, yerini "laan, WoW da oynamak gerek he mi? bi partisyona da çakarım xp'yi paşalar gibi, mehehe." biçimindeki yavşakça düşünceye bıraktı.

Dedim ya bir kere tembellikten silkelendik, önce xp ve gerekli ıvır zıvırı kurduktan sonra disk image alasım geldi. O kadar azimliymişim ki ebleh Norton Ghost bile bana yaptığı yamukluklarla şevkimi kıramadı. Hemencecik kendilerini tahttan indirip yeni prensimi tahta çıkarttım: Acronis True Image. Kral ölmüştü, ve denecek tek bir söz vardı: "Yaşasın Kral!". Artık her türlü yamuklukta 8 dakika içinde recover edilebilen bir işletim sistemi cepteydi.

Şimdi asıl mesele ile karşı karşıyaydım: Hangi distro? Birazcık ortamları kolaçan ettikten sonra elimde bir kaç seçenek kalmıştı: Fedora Core 3, SuSE 9.1 ve Debian. Fedora ve Debian'ın son releaseleri birkaç gün interneti sömürmeme yol açacakken SuSE'nin 9.1'inin elimin altında hazır olması ve Novell'in eline geçtikten sonraki releaseleri beğenmememden dolayı SuSE 9.1'de karar kıldım. Kılmaz olaydım. Adamlar resmen Microsoft Linux Distro'su gibi bir şey yapmışlar. Kurulumda şok olmama rağmen asıl bomba ilk boottan sonra masaüstündeki simgeyi görmemle patladı: My Computer. Eh be, ben size daha ne diyeyim. Zaten 200-300 megabört update ile de yakalamışlar windows tandansını, bari hepsini toptan bir Service Pack çatısı altında toplasalardı da tam olsaydı.

Bir hafta falan katlandığım zahmetlere değmesi amacıyla devam edeceğim sanırım SuSE'ye. Sonra SüSErim alayını, Fedora Core'a geçiş yaparım. Ne de olsa Linux insanın kendisine yakışanı giymesidir.

Bukalemunlardayım.