16 Aralık 2005

World of Warcraft veya Kuran-ı Kerim'in Şifresi

Önceki girdimde söz verdiğim gibi kimilerine göre yaşamla paralelliği yüzünden bir oyundan çok çok öte bir şey olduğu iddia edilen, bir takım insanlar tarafından ise gençliği uyutmak amaçlı piyasaya sürüldüğü sanılan ve her ne şekilde olursa olsun adını duymuş olduğumuz zımbırtı, yani World of Warcraft hakkında yazmak şart oldu.

İyi ya da kötü tarafta yerinizi alıp, çoğu fantastik bir takım ırklardan birisini seçip nihayetinde cinsiyetimize ve dış görünümümüze karar kıldıktan sonra sanal kahramanınızı ortamdan ortama sokabildiğiniz bir oyun bu. Devrim yaratan kısmı ise sizin ayarınızda bir sürü ipsiz sapsız adamın da online bir şekilde sizinle birlikte bu oyuna dahil olması. Atalarımızın da dediği gibi, "Nerede çokluk, orada bokluk". Bir süre "aman da şu görevi yapayım, yaman da önümüz kış, kalın bir zırh alayım" derken bir bakmışsınız kallavi level bir paladin olup altınızda atınızla o kasaba senin bu kasaba benim koşar olmuşsunuz. Burada durup şu gerçeğin farkına varmak lazım: ne siz Kalimdor'da Orc kesmektesiniz, ne de o sanal karakter kadar zebellah vücuda sahipsiniz. Olan tek şey kıçınızın oturmaktan pide haline gelmesidir. Zehirlenmektesiniz günden güne, aman derim.

Şimdi, yazının bu kısmına kadar azimle beni okuyup da bir şekilde WoW evrenine dahil olup beni karalayıcı mahiyette yorum yapmak amacında olan arkadaşlara bir çift lafım var. Ben de sizinle beraber bu batağın içindeyim. Bakmayın burada sırçadan fildişi kulemde oturup ahkam kestiğime, saatlerimi günlerimi yedi bu illet. İşin kötüsü ne siz ne de ben bir anda bu illetten kurtulabilecek iradeye sahip değiliz, masum değiliz hiçbirimiz.

Gelsin birisi uninstall etsin şu zıkkımı, cdleri kırıp hesabımı iptal etsin. İnsalıktan çıktım.

Lothlorienlerdeyim.

0 comments: