12 Nisan 2006

Müzik ve İnsan

Sıradan bir okul gününden sonra eve dönerken dolmuşta müzik dinlemekteydim. Aklıma takıldı. Etrafımdaki çoğu insan müzik dinliyor. Kimisi sadece duymak için dinlerken kimisi adeta müzik için yaşamaktaydı. Peki bu iki noktayı bir spektrumun iki ucu olarak kabul edersek, ben tam olarak hangi aralığa düşmekteydim? Takıldı kafama. Sanırım stabil bir yerim yoktu, zira gün geliyor arkada fon olarak çalan müzik yerini daha bir perçinliyordu, adeta müzikle yaşamaya başlayıp hayatı ona fon haline getiriyordum.

Bu düşüncelerle ve dolmuştaki insanların para üzeri olarak beklediği bozukluklarla seyahatime devam ederken arkamdaki asabi teyzenin "Birbuçuk yetele üzeri vardı!" diye hönkürmesiyle kendime geldim. Panikle para üstünü uzatırken birkaç kuruş yere düşüverdi. Hareket halindeki dolmuşta mahcup bir şekilde kah eğilerek kah domalarak insanların ayaklarının altına sinsice kaçmış o bozuk paraları ararken bir yandan düşüncelerime devam ediyordum. Acaba tüm dinlediğin şarkılar arasından 5 tane seç, başka da müzik yok sana deseler hangilerini seçerdim? Bu arada dolmuş şoförü umarsızca gaza abanıp ani frenler yaparak iyiden iyiye dengemi bozmaktaydı.

1. The Stranglers - Golden Brown:

Şimdi bu şarkıyı seçmemin bir sürü nedeni var. Herşeyden önce farklı, genel The Stranglers tarzı değil. Tamam adamlar yaptıklarını punk olarak adlandırmasalar bile huzur veren ama inceden içinizi kabartan bir şarkı. Bir avuç arıza elemanın ortaya koyduğu bu şarkı kafadan girer derim listeme.

2. Radiohead - Idioteque:

İsmiyle ironi yaratırcasına zeka ürünü bir parça, enfes yorum, konsantre enerji içeceği, saçma gözükmesine rağmen herkesin istediği gibi yorumlayabileceği sözler. Çok bir şey söyleyemiyorum, şükela.

3. Mavi Sakal - Ben Kimleyim:

Basit müzikal altyapı ama şahane sözler. Fonda çalarken umursamazsanız çok dinlendirici, huzur dolu bir parça gibi gözükür. Halbuki perişan edici, insanı sorgulamaya iten sözleri vardır, aman derim.

4. Moonspell - Alma Mater:

iPod falan hikaye, auto-reverse özelliği bile olmayan walkman yıllarında, kulaklığınızın tekini can dostunuzla paylaşarak kaset dinlediğimiz yıllarda tanıştık bu parçayla. Cd'yi mp3'ü bırakın, orjinal kaset, EP bile büyük statü sembolü idi o zamanlar. Pil biter, kaset sarar, kulaklık cızırdar. Dünyanın parasını vererek almıştım Wolfheart albümünü, neredeyse kopartana kadar da dinlemişimdir. İşte Alma Mater bu şahane albümün kapanış parçasıdır. Kah brutal kah whisper vokaller, sololar, daha neler. Bunu da alırım listeme.

5. Queen - Bohemian Rhapsody:

Bir deli bir kuyuya taş atmış, bin akıllı çıkaramamış. Nur içinde yatsın Freddie abimiz, öyle bir parça yapmış ki, birsürü duyguyu bir şarkıya serpiştirmiş. Gelmiş geçmiş en güzel şarkılar arasında zirveye oynar bence. İnsan zekasının hissedildiği en baba parçalardandır. Oy.

Kimi şarkıların hakkını yedim belki, kimilerine göre son derece saçma. Bozuk paraları ararken aklıma geliveren şarkılar bunlar. İnsanlar uzatılan paraları daha bir sıkı kavrasa, daha bir özen gösterse belki de daha anlamlı bir blog olacak burası. Bulamadım zaten hepsini, 25 kuruşu cebimden verdim.

Zararlardayım.

0 comments: