10 Temmuz 2006

Joga (!) Bonito

Ne demiş Tamburi Teoman Efendi: "Her güzel şey bitermiş." Bir futbol ramazanının da köküne kibrit suyu ektik. Genel kanıdan uzaklaşmam pek de mümkün değil, evet bence de kalitesi son derece düşük bir Dünya Kupası'ydı. Aslında beklenen de oldu, futbol endüttürüsü bir kere daha futbol zevkine karşı galip geldi.

Ne bir sürpriz takım görebildik, ne de favorilerin domine ettiği bir kupa izleyebildik. Geriye dönüp bakınca her takım tek bir kelimeyle özetlenebilir: Hollanda - hayalkırıklığı, Brezilya - balon, İsviçre - haset, Almanya - hasret, Arjantin - eksik, Gana - renk. Tüm bunların dışında finalistlere ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Grubundan zorlanarak çıkıp, kararlılık ve göze hoş gelen bir futbolla finalist ünvanını kazanan Fransa; öte yanda grup maçlarından bu yana defansif, çirkef ve centilmenlik dışı bir "futbol" sergileyen ve bunun meyvesi olarak finalist apoletini takan İtalya.

Gönlümüz tabi ki her zamanki gibi mazlumdan yanaydı, hele bir Zidane faktörü var ki sırf tek bir kişi için gönül bir takımı seviyor. Olmadı, olamadı. Ne Fransa kupayı kaldırabildi, ne de Zizou son maçını ona yakışan bir şekilde tamamlayabildi. Ribery'nin o bol tuzlu ekşi erik yemiş suratı aklıma geldikçe daha bir kahroluyorum. Bir ara içimden Thuram'ın gözyaşlarını silmek, evime davet edip kendi ellerimle kurabiye yedirip, battaniyelere sarıp, huzur içinde uyumasını izlemek geldi. Olmadı, olamadı.

Olsun, bu kupanın bize kazandırdığı bir şey de var: kupayı kazanmak için futbol oynamaya gerek yokmuş. (ama yakışıklılar laaan!!)

Okuyucuya özel not: Bu tamamen dişi bir insanla kollaboratif yazılmış bir girdi olup, eşcinsel temalı satırların TirtFahrettin kulunuzla uzaktan yakında bir ilgisi yoktur, evet.

1 comments:

dreamsact dedi ki...

yok bilader bu turnuvada fransa daha çirkefti, iyi oldu heriflere.. bi' de şu siyah ırkı acaip sevsem de avrupa'nın göbeğindeki takımın 4 beyaz (zizou'yu da çıkar 3) oyuncusu olmasının nedenlerini düşününce miğdem kalkıyor, italyan faşistleri bile daha sevimli geliyor..

zizou o kafayı materazzi'ye değil de (bi blogcu arkadaşın dediği gibi) keşke mustafa denizli'ye atsaydı..