28 Temmuz 2006

Yaz geldi böyle oldu

Bir hafta evvel daraldım, sakalı kompil kestim. Bir haftadır da permatikle muhattap olmadım, gittikçe insanlıktan çıkıyorum görsel açıdan. Bir nevi bilinçaltım tepki veriyor sanırım. Sevgilim tatile gidince beni burada kimseler beğenmesin istiyorum belki de. Çok da sakallı bıyıklı değilim. Yedi günün sonunda faytoncu stili bir bıyığa, g.t çenemi az buçuk gizleyecek bir sakala ve de gıdı kısmımda yaklaşık kırk adet tüye sahibim. Yemin ediyorum üşenmedim saydım: yanaklarımda total 27 tane sakalım var. Bir gün iyice dellenip ağdacıya gidip onları da aldırıp gezecem bebek g.tü gibi bir suratla. Yaş oldu 24 lan.

Karpuz yemem. Geçen gün evde bunun geyiği döndü. Bir insan nasıl olur da yazın karpuz yemeden duramazmış? Anlamıyorum, karpuzun içinde benim algılayamadığım süpersonik bir lezzet mi var? Yoksa insanoğlu hayatta kalmak için paso karpuz mu kemirmek zorunda? Hayır, kavuna karşı da mesafeli dururum ama meyveyle aram iyidir. Kütür kütür buz gibi bir yeşil elmanın verdiği zevki vermedi bana kavun-karpuz hiçbir zaman.

Ikındım sıkıldım yazmamak için ama Superman Returns ile ilgili birkaç şey söylemeden duramayacağım. Arkadaşım, ne yaptın sen? Koskaca Clark Kent'i yuva yıkan, şifre kıran bir lamer yapmışsın. Elinde Lex Luthor gibi karizma abidesi bir karakter ve Kevin Spacey gibi muhteşem bir oyuncu var. Peki sonuç ne? Şebek gibi bir Lex. Lois Lane olayına hiç girmemek lazım, zira Sara Tancredi kılıklı van kedisinden olsa olsa beşinci Desperate Housewife olur. Üstüne bir de süs bebeği Superman gelince casting tam bir fiyasko olmuş. Breh.

O değil de yaz sıcaklarının iyice bastırdığı şu günlerde şeytan gelse, elinde bir Calippo ile ruhumu takas etmek istese hiç düşünmeden kabul ederdim. Buradan Algida yetkililerine sesleniyorum: "Arkadaşım ne diye aldınız elimden en sevdiğim dondurmamı? Yazıklar olsun size!". Valla onlardan pek umudum yok, bulsam bir yerlerde meybuz alıp dolaba stok yapacağım, eme eme yazı geçireceğim.

6 comments:

vintage biscuit dedi ki...

winner
banadaaaaaaaaaa

Unknown dedi ki...

sakal konusunda umursamaz tavrım yüzünden kalabalık yerlerde insanları tedirgin ediyorum.Aramızda radikal islamcı var ya kendini patlatırsa bakışlarını yakalıyorum gençlerin gözlerinde.karpuza gelince ferahlamak için yiyorum diyip sıcak yiyenlerin kafasına masanın altından başka bi' karpuz çıkarıp fırlatasım geliyo.Yemeyenlere(sana diyorum,sana) bişey diyemem.Hiç olmasa çelişkili hareketler yok ortada.
Son olarak calippo portakal,oh yeah.

Adsız dedi ki...

bu kadar çük-ümsü bir dondurmayı böyle delicesine seven insanlardan korkuyorum.
illa erotik çağrışımlar yaratıcam diyorsan buzparmak var mesela, doğru kullanıldığında ölümcül olabiliyor..muş. diye duydum. birilerinden...öhhö.

justine_therese dedi ki...

bir kestaneli dondurma vardı ben de onda takılmıştım o da kalktı piyasadan... asıl sinir olduğum ise geçen sene miydi ondan önceki mi hatırlamıyorum ama algida her ay bir kornet çıkardı. ben tam "ahanda buldum hayallerimin dondurmasını" derkene "ağustos geldi artık o değil bu var" diye başka bir saçma dondurma dayadılar ki, ilk bu lafı duyduğumda büfeci hüseyin kişisinin üstüne yürüdüm sanırım hatırlamıyorum o kadar kendimi kaybettim...

Inan dedi ki...

moruk sana tavsiye earl hickey imajına bürün. ben yaptım şahane oldum. karma işi çok kıllı ve meşakkatli ama. Ayrıca kaybolmaya yüz tutmuş değerlerimizden meybuz'u da hatırlayarak biz retro-tırtların yüzünü güldürdün. haydi emdim (meybuzu).

TirtFahrettin dedi ki...

vintage: evet, winner da şahaneydi. olsa yirim.

corny: sarı olm senin sakallar, en azından öylece yırtabilirsin. ılık karpuz yiyenleri ise esefle kınıyorum. hani soğuk yiyenlere saygım var en azından.

jane: sen de her şeye pipisel yaklaşımlarda bulunuyorsun. bak o kadar insan okudu, bi tek sen çük mük diosun, yazık valla. tanımıyorum seni ama bence bi doktora/veterinere görünsen iyi olacak, mazallah.

castin: valla bu algida insanları deli etmek için sanırım geceleri yönetim kurulunu toplayıp radikal kararlar almakta. sıradaki planları ise gün aşırı kornet çeşitlerini değiştirmek diye duydum.

punktab: fazla emme, boyası geçince direkt buzu kalır.