13 Mart 2007

4+8+15+16+23+42

Gençler arasında bazı dönemlerde yükselen trendler var. Bir şey yapmak moda olmaya görsün, arkasından koyun sürüsü gibi gidiveriyoruz. Bir dönem hatırlarım da Tolkien seven ya da sevmeyen herkes bir anda LotR fanı olmuştu. Sonra Dan Brown dönemi yaşandı, Cin Ali'den beri kitap okumayan genç kızlarımız ellerinde tuğla misali Dan Brown kitaplarıyla gezer oldu. Cartman tişörtü, Pucca çantası ya da Tim Burton referanslı herhangi bir aksesuar taşımayanı köşebaşında sıkıştırıp dövecekler sanırdım. Peki gençliği avucunun içine alan son furya ne mi? Tabi ki Lost!

Eğer hiç izlemediyseniz (ve gün gelecek izleyeceğim kesin diyorsanız) bu yazıyı okumayı burada kesin çünkü istemesem de ara sıra diziye dair tüyolar (spoiler) vereceğim, sonra küfür etmeyin.

Efendim, nedir bu Lost hengamesi? Bir uçak kazasından kurtulup ıssız adada hayatta kalmaya çalışan bir grup insanın öyküsü. Tabi bu şekilde yavanca bir tarifi duyan Lost fanatiğimiz "Hadi oradan, sadece o mu be? Dünyanın kumpası dönüyor o adada bi kere!" diyerek üzerime saldırır. Evet, kabul ediyorum, Lost kesinlikle adada mahsur kalmak tabirini "Lord of the Flies"dan bir hatta birkaç adım öteye taşıyor. Her flashback ile "assiktr!" diyoruz, her bölüm sonu yaşanan cliffhanger ile "vay taburre koyyim, şimdi ne olacak?" diye apışıp kalıyoruz. Bunun sebebi harika bir senaryosunun olması kesinlikle değil. Adamlar uyuşturucu bağımlısı kardeşim. Ellerinde de uzun vadeli bir senaryo yok, her bölümden sonra kafalar güzelken bir sonraki bölümü yazıyorlar. Tıkandıkları noktada ise kıçlarından uydurdukları bir şeyi makul hale getirip bize dayıyorlar.

Bak iddia ediyorum ilk sezon çekilirken ortada ne Dharma Initiative vardı ne The Others ne de Desmond karakteri düşünülmüştü. Kafası beton gibi olan bir senarist adanın ortasına -sırf atraksyon olsun diye- bir kapak yerleştirdi, ondan sonra olaylar bu noktaya geldi. Halbuki elemanlar o güzelim manzarada kendilerine sessiz sakin bir hayat kursa, ada(lar)da yalnız olsalardı, biz izleyenlerin de tek derdi "Kate'e Jack mi tıklatacak yoksa Sawyer mı?" olsaydı ne güzel olurdu.

Sinire kesmiş olabilirim, o yüzden daha fazla diziyi karalamadan lafı burada keseceğim. Bu Lost mevzusuna da gelecekte yayınlayacağım "Lost karakterlerinden Kişilik Tahlili" yazımla devam ederim, söz.

8 comments:

justine_therese dedi ki...

gençler arasında değil bu trendler sadece... kendi çöplüğümde de anlattığım gibi...

Erdinç korkmaz dedi ki...

sadece lost değil, cnbc-e 'deki dizileri de bu halde eleştirmenizi beklemekteyim. çok komik olmuş :)

Adsız dedi ki...

gözlük abi, eğer dalga geçmek maksadı ile "komik olmuş" diyorsan, asıl komik olan sensin. burada yazılanlar kişinin muhtelif yerlerinden uydurma bile olsa -ki sanmıyorum- çoğunun doğru olduğuna inanıyorum. günümüz insanları -bakınız türk gençleri demiyorum- aynen koyun sürüsü. ne bileyim efendim metallica, radiohead dinlemeyen insanlara uzaylı muamelesi yapılıyor, popüler olan herşeyden haberimiz olmalı, ilgilenmeliyiz gibi bir fikir aşılanmaya çalışılıyor. bu ajdar gibidir mesela, birisi ona popstar/hiperstar der, sürekli tv ye felan çıkarırız, onu ünlü ederiz , ona para kazandırırız ondan sonra sen de sanatçı mısın deriz. yıllar önce dinlediğimiz şarkılarla, dizilerle dalga geçeriz. aslında dalga geçtiğimiz şey kendimiziz. kendi seçimlerimizi başkalarının seçimi doğrultusunda yapıyoruz, özgür irademiz ile seçim yapmaktan korkuyoruz. çünkü hür ve bağımsız bir beyne sahip değiliz ve düşünmekten bile aciziz, yeni şeyler bulup geliştiremiyoruz. yani hazır fikir yiyoruz.ve buna popüler kültür diyoruz, hep birlikte meeliyoruz. meeeee!!!!

Erdinç korkmaz dedi ki...

yorumda kendimi tam olarak ifade edebilmiş değilim, zaten bir cümle ile de anlaşılmak ve özellikle değerlendirilmek pek gereksiz.

"Bir şey yapmak moda olmaya görsün, arkasından koyun sürüsü gibi gidiveriyoruz. Bir dönem hatırlarım da Tolkien seven ya da sevmeyen herkes bir anda LotR fanı olmuştu."

cümlesinin de farkındayım. sonra burada geyik üretimi değil de, mizahı kullanarak günümüzün eleştirisinin yapıldığının da farkındayım.

komik derken, içi boş, saçma sapan, sit-com tarzı esprileri kastedmem, ki zaten burada pek rastlanmıyor, işte gülümsetebilen ve birşeyler kazandırabilen yazılara da ben komik diyorum. (galiba bir tek burada yanıldım) yoksa sanıldığı gibi, kimseyle dalga geçecek değilim, ki dalga geçsem, burayı ne diye takip edeyim. komple muamele, okuduğum en güzel bloglardan biri. hepsi bu.

TirtFahrettin dedi ki...

@castin: evet aslında etrafı dikkatle gözlemleyince sadece gençliği değil inceden tüm toplumu avucuna almaya başladı diyebiliriz bu lost isimli emperyalist silahı için.

@gözlük_abi: ben senin ne demek istedğini anladım, komik falan derken bana açık açık soytarı muamelesi yapıyorsun. ben senin şaklabanın olacak adam mıyım ya?

şaka bir yana yazdıklarını okudukça gururum okşandı, çok teşekkür ederim.

@asabiyim...: anonymous olarak değil de böyle mesaj dolu bir takma ad ile yazman senin gerçekten birtakım şeylere çok sinirlendiğini gösteriyor. netekim sen de benimle aynı dertten muzdaripsin. bence sinirini böyle şeylere değil de daha verimli alanlara kanalize et. misal gel seninle "trendlerin peşinden koşan kitleleri imha etme derneği" kuralım, su tabancalı, kutsal kitaplı bir yemin törenini müteakip bu aymazlara kurşun yağdıralım. he?

TirtFahrettin dedi ki...

@gözlük_abi: ha bu arada cnbc-e dizileri üzerine bir takım ahkamlar için:

(bkz: http://tinyurl.com/2qvone)
(bkz: http://tinyurl.com/2so3fg)

Adsız dedi ki...

sığır...

TirtFahrettin dedi ki...

@:anonim: afferim, çok doğru düşnmüşsün.