10 Temmuz 2007

Güncelleme

Bir ayı geçmiş bloga birşeyler yazmayalı. Çok şeyler yaşandı bu süre zarfında sevgili okur. Tek tek anlatsam epey bir vakit geçer, o yüzden kısa kısa özetlemek en iyisi.

Okulu kapattık, apar topar bir tatile kaçtım. Manitadan ayrılmıştık, Ankara'yı da terkedince en iyi dostlarımdan bir süreliğine ayrı kalmak düşüncesi biraz içimi burktu. Hele ki içlerinden birkaçı Toronto'ya, Prag'a, Jersey'e kaçacaktı ki dönünce eski ortamı bulamamak düşüncesi içimi epey burktu.

Velhasıl Kıbrıs'a adım atar atmaz bu düşüncelerin hiçbirisinin de gerçekten s.kimde olmadığını anladım. Gündüzleri enfes bir deniz, geceleri kumarhaneler derken iki haftanın nasıl geçtiğini anlayamadım. Fantastik ötesi şeyler yaşandı ama ilk aklıma gelen resepsyonist eleman ve Rocks'taki şef garson. Alkol bariyerlerini teker teker aştığım bir gece otele döndüğümde resepsyonistin aşırı derecede Benjamin Linus'a benzediğini farkettim. Sadece tip olarak değil, tavırlar da tedirgin ediciydi. Daha ben yaklaşmadan fırt diye odamın anahtarını verip gözlerini bir an gözlerimden kaçırmadan pis pis gülmesi beni epey tırsıttı. Lan oğlum adadayız, zaten skimsonik bir uçak seyahatinden gelmişiz. Şaka gibiydi. Diğer kumarhanedeki garson da feci derecede Eric Idle'a, hatta direk kılık kıyafetiyle Gaston'a benziyordu, ama bu nedense şimdi anlatınca bana da tırt geldi, geçelim.

Nesye efendim, döndük geldik memlekete. Herşey güzel. Bir anda yeni manita da yapıvermişiz farkında olmadan. Doğumgünümüzdü, yaz okuluydu, evde tadilattı falan derken bir ayı devirdiğimizi anladık blogsuz. Zaten okurken de farketmişsinizdir, bir yavanlık, bir sallamacılık hakim yazıda. Neyse, şimdilik olaylar böyle, kısa zamanda toparlanır devam ederim.

1 comments:

justine_therese dedi ki...

seri hareket adamı... maaşallah...