08 Temmuz 2008

Temmuz Sıkıntısı

Bazen içimdeki yaşama aşkına hayran kalıyorum. Hayat bana karşı olan kinini öyle bir kusuyor ki, ard arda gelen onca badireyi herhangi bir insan evladı yaşasa depresyonlardan depresyon beğenirdi kendisine. Şimdi ben böyle ahkam kesiyorum ama başıma gelenleri ard arda saysam ağzın açık kalır: asla karşılık bulamayacağım birisine aşık oldum, ameliyat oldum, arabayla kaza geçirdim, mutfakta çalışan kız sol elimi çaydanlıktaki kaynar suyla haşladı, 2 kez bilgisayarım yarrixlere geldi, 3 ayrı işte çalışıyorum, doğum günümü kutla(ya)madım, falan filan. İşin acı kısmı tüm bu saydıklarım 15 günde yaşandı. İyi sayılırım yine de.

İş falan dedim de, işyerinden tiksinti geldi inceden. Dışarıda kavurucu bir sıcak, ofisi 4 personel paylaşmaktayız, işim masabaşı (ama öyle böyle değil, popolin sürmezsen 2 güne pişik olursun, o derece masabaşı), klimayı geçtim vantilatör bile yok odada; ve tüm bunlara rağmen sağımda oturan içi geçmiş, ekşi suratlı meymenetsiz eleman ben kapıyı açtıkça "Oyy, cereyanda kaldım, boynum tutulacak!" diyerek kapatıyor. Fırın içindeki kumpirlik patateslerin ne çektiğini anladım. Bir gün komple siyah giyinip, arkasında usulca yanaşıp, boynunu kıracağım o olacak. (evet, Metal Gear Solid oynuyorum akşamları mütemadiyen).

Ayrıca da foyam meydana çıktı sanırım, zira fasa fiso işleri genelde bana kitlemekteler. Sanırım bunda müdüre birkaç kez World of Warcraft oynarken enselenmemin katkısı bol. Paso oyun oynuyoruz lan sanki! Sabah 9'da poğaçamı yiyorum, saat 10'a kadar monitöre boş boş bakıp ayılıyorum. Saat 12'deki öğle yemeğine kadar hayvani bir kastırış yapıp totalde 2 saatte tüm günlük işimi bitiriyorum, sonrasında tüm öğleden sonra kebap modda takılıyorum. Bu angarya işler gücüme gidiyor ama. Artık o 2 saatlik hayvani performansımı tüm güne yayıp yaralı parmağa işememeye and içtim. Buna rağmen iş kitlerse buradan müdürüme bir çift lafım olacak: "Az ye de bir ofisboy tut, kara vicdanlı!"

Çok monotonlaştı hayatım be. Her akşam evdeyim, araba olmadan dışarı çıkmak tam bir eziyet. Sıcaktan helva olmuş bedenimle kanepede sızıp sızıp duruyorum. Beni ancak bir manita paklar. İyice insanlıktan çıktım be. Şu asla karşılık bulamayacağım dediğim aşk karşılıklı boyuta taşınırsa (ki ancak bir takım kozmik güçler devreye girerse olur) şerefsizim bambaşka olur herşey. Dur bakalım, sinsi gibi beklemek lazım, başka birşey gelmez elden. Orrayt.

4 comments:

ElmasDeniz dedi ki...

Kurtul o ofisten.

doli incapax dedi ki...

seneye hepsinin acısını çıkartarak, yanında o hain manitayla doğumgününü kutlaman dileğiyle, mutlu yıllar dilerim efen'im.

Adsız dedi ki...

bir de: cidden merak ediyorum nedir sendeki bu "temmuz sıkıntısı".. başka postlarında da var bir temmuz sevmemecilik sanki?

Adsız dedi ki...

o bol atraksiyonlarla sotelenmiş temmuzu bende yaşadım derinden:)neyse ki geçti bitti..beğendim komple blogunu,misafir ol gel bloguma ehühüh