23 Ekim 2008

Liselim

Lise önünü mekan bellemiş gençler bir klasiktir. Okul çıkışlarında simitçi, meybuzcu ve mevsimine göre kaynamış mısırcı/erikçi/kestanecinin yanısıra maaşlı personel gibi duvara tüneyip beklerdi bu arkadaşlar. Ben gençken bunların saçlar mobilet ense diye tabir edilen (bkz: Rüştü Reçber) modeldi. Aradan geçen yıllarda bunlar evrim merdiveninde bir iki ufak basamak tırmanıp saçları jöleyle tarif edemeyeceğim (aslında edebilirim: Umut Sarıkaya'nın tabiriyle "Urspu Çocuğu modeli saç) bir forma soktular. Ama tavırlarında en ufak bir değişiklik olmadı. Belki ekmek çıkar umuduyla lise önlerinde açtılar tezgahlarını. Dilden dile geçerken abartılan, efsaneleşen hikayelerin peşinden sürüklendiler o okulların önlerine. Verici diye tabir edilen karılar vardı onlara göre o eğitim yuvasının kapısının öte yanında. Kutsal Kase'yi ya da gökkuşağının sonundaki bir kazan altını arayan maceraperestti belki de onlar.

- Pis Herif! Seni bir daha buralarda görürsem fena olur ha!
- Yek yeaaa...


İşte hepimizin yapmak isteyip de yapamadığını o adam, yani Rize Valisi Kasım Esen yapmış. Helal olsun diyebildim sadece. Çakal herifler ya. Bana öyle geliyor ki vali aracıyla köşeyi döner dönmez paçalı tavuk gibi tekrar okul kapısının etrafına üşüşmüştür bu tipler.

0 comments: