29 Aralık 2005

Yeni Yıl, AB Katılım Süreci ve Burak Kut Üzerine

Işıl ışıl vitrinler, kırmızı iç çamaşırları ve çığırtkan milli piyango satıcıları görmek beni iyiden iyiye yeni yıla hazırladı. Yine içilecek, eğlenilecek 1 Ocak sabahı (ya da öğleni) başağrısı ile uyanılacak, gelen hediyelerle verdiğimiz hediyeler arasında inceden mukayeseler yapılacak, yine önümüzdeki yıla dair aldığımız çok önemli kararları uygulamamaya başlayacağız.

Bakmayın böyle negatif konuştuğuma, aslında çok severim yeni yılı. Dansözün çıkıp çıkmayacağı üzerine dönen geyikler, Hülya Avşar'lı, 3 boyutlu gözlüklü, mandalina kokulu, kuruyemiş fırlatmalı yeni yıl kutlamaları ile geçen çocukluğumdan beri de severim. Yalnız bu sene nakit sıkıntısı ile beraber karşılayacağız gelen yeni yılı. Hediye konusuna gelince: daha kimseye bir kibrit çöpü de almış değilim.

Bakıyorum da, yurtdışında bilhassa Avrupa diye tabir edilen kesimde insanlar yeni yılı çok kral bir şekilde sokaklarda karşılamakta. Son derece eğlenceli ve ekonomik bir kutlama olsa gerek. Biz ise iki dirhem bir çekirdek süslenip acaip acaip mekanlarda kutlamayı, abiye kıyafetin üzerine lame kukuleta takıp düdük üfleyerek geri sayımı gerçekleştirmeyi bir halt sanmaktayız. Bakın, "Bu kafayla mı gireceğiz AB'ye?" tarzı bir çıkarımda bulunmadım, aksini iddia edenin yüzüne tükürürüm.

Öte yandan, okulumun finallerinin 26 Aralık - 06 Ocak arasında olması da bu sene yılbaşının biraz tırt geçeceğinin sinyallerini verdi bana. Tek tesellim ise okulun kapalı olması, bu vesileyle kimsenin 31 Aralık günü "eki eki, hadi seneye görüşürüz!" esprilerine maruz kalmayacağımdır. İleride bu espriyi yapanları tek tek tespit edip suikast düzenleyecek bir yeraltı örgütünün yapılanmasına önayak olacağım.

Bu girdiye son verirken sizlerden gelen yorumları yine sizlerle paylaşmak isterim. Genel kanı, işe yaramaz herifin teki olduğum yönünde. Çoğu kişi yazdıklarımı alakasız abuk subuk olarak görmekte. Böyle şeyler duydukça keyfim yerine geliyor. Çoğu insanın hakkımda vardığı kanı ise girdi başlıklarımın genelde konu ile pek alakalı olmadığı yönünde. Zinhar katılmıyorum.

Bu arada, bir Burak Kut vardı, ne oldu ona?

Meraklardayım.

3 comments:

Adsız dedi ki...

burak kut a nasıl bağlayacak derken, güzel bağladı

Inan dedi ki...

seneye görüşürüz geyiğine değindiğine pek sevindim sevgili dostum. ancak "yılbaşında ne yapıyorsun" sorusuna verilebilecek en saçma en sapan en gereksiz ve en ölüme mahkum edilesi cevaba değinmediğine hatta imha ekibine hgedef göstermediğine üzüldüm. "ptt - pijama terlik televizyon" cevabıdır bu bahsettiğim. lütfen bu cevaba sahip zihindeki insanlara gereken sopayı gösterelim (babam hariç demiyorum, haketti). meri krismıs.

TirtFahrettin dedi ki...

bir çeşit alt-örgüt kurarak "ptt" adlı kitleden de kurtulmak gerekiyor. bu uğurda çok kelleler uçacak, çok kanlar akacak punktabcığım.

baban olsa acımam zaten.