16 Mayıs 2007

Anlamsız bir yazı

İnsan hayatının çok değerli olduğu söylenir hep. Halbuki incelenirse bu hayatın başlangıcının tamamen bireyin kendi isteği dışında ortaya çıkmış, adeta ona zorla dayatılmış olduğu görülecektir. İnsan hayatının kutsallığı, yaşamanın güzelliği bir yana; ölüm denilen kavram da yaşam ile iç içedir.

Ölüm: Yaşam fonksiyonlarının bir daha geri gelmemek üzere durması, vefat etmek.

İnsan pek çok şekilde ölebilir. Zamanla yıpranıp eskiyerek ölebilir (eceliyle ölen insan). Bir kaza sonucu öte tarafa göçebilir (kafasına saksı düşerek ölen insan). Belli bir amaca hizmet ederken ölebilir (savaşta ölen insan, tanrılara kurban edilen insan). Diğer insan(lar) tarafından öte tarafa gönderilebilir (seri katillerin kurbanları, bilimum cinayetler). Tüm bunları oturup düşünürsek ölüm eyleminin aslında yine insan iradesinin dışında gelişen bir kavram olduğunu anlayabiliriz, bir tek durum hariç: intihar.

İntihar: Kişinin isteyerek kendi hayatını sona erdirmesi, oto-vefat.

Olaylara bu mantıkla yaklaşınca intihar edebilmek her insanın en doğal hakkı gibi gelebilir. Fakat toplumda hakim olan düşünce intihar etmenin son derece bencilce bir davranış olduğudur. Bunun da sebebi kişinin toplumdaki diğer insanlarla olan ilişkileridir. İntihara meyilli bireyin önündeki en büyük engel de budur: arkada bırakılanlar.

İnsanın kendisini öldürmesinin dünyanın hiçbir yerinde hukuki bir cezası yoktur.

Peki neden insan intihar eder? Genel olarak yaşamak ölmekten daha zor gelirse kişi intihar etmeye sürüklenir. Bir takım sıkıntıları vardır, çözmek ya mümkün değildir ya da kişi çözebileceğine dair umudu kalmamıştır ve bu sıkıntıyla yaşamayı göze alamıyordur. Örneğin kumar masasında tüm birikimlerini bir oyunda kaybeden insanın içinde bulunduğu durum. Ya da izah edmeyeceği bir durumla karşı karşıya kalmıştır ve bu çıkmazdan tek çareyi ölüm olarak görmektedir. Örneğin namus intiharları, yolsuzluk yapan onurlu politikacılar. Ya da kişi bu dünyada misyonunu tamamlamıştır ve daha fazla yeryüzünde yer işgal etmek istemiyordur. Ya da akli problemleri vardır kişinin. Daha aklıma gelemeyen onlarca sebep olduğuna eminim.

İntihar etmenin çeşitli yöntemleri vardır: zehirli gaz solumak, yüksekten atlamak, boyuna taş bağlayıp suya atlamak, ateşli silah kullanmak, kesici alet kullanmak, kendini asmak, akan trafiğe atlamak vb. Ama tüm bunlar yana iki tarz intihar vardır.

1. Ani intihar
2. Planlı intihar

Zaten isimlerinen de anlaşılacağı üzere ani intihar kişinin bir anda karar verip hayatına sonlandırmasıdır. Hata yapmış olma olasılığı yüksektir. Planlı intiharda ise süreç vardır, sorgulama, karar verme, plan yapma ve hayata geçirme safhaları bulunur. Yanlış karar verme olasılığı nispeten çok azdır.

İntihar konusunda toplumun görüşü genellikle negatiftir. Örneğin, çocuğu intihar etmiş bir anne babaya insanlar problemli gözüyle bakar, ölen çocuk da daima sorunlu ya da akli dengesini yitirmiş birisi olarak görülür. Dini kısıtlamalar da vardır bu konuda; kişinin intihar etmesi durumunda ölümden sonraki yaşamda çok sıkıntılar çekeceğine, hatta cennete alınmayacağına dair inanç islam dininde mevcuttur.

Toplumun intihara karşı tutumu bununla da sınırlı değildir. İntihara meyilli bireyi bu kararından vazgeçirme çabası dünyanın neresine giderseniz gidin mevcuttur. Bu noktada bireyin haklarından bahsetmek belki de saçma olacaktır. İntihara meyilli insana karşı "yapma" demekten daha ileri gidemeyen bir tutumun ne kadar faydası olabilir bilinmez.

Özetle, insan hayatı kutsaldır ve her ne kadar topluma entegre bireyler olsak da sonuçta herkes bir bireydir ve bir takım özgürlükleri vardır. İyi ile kötünün ayrımını yapmak herkesin kendi sorumluluğunda olmalıdır. Kendi hayatlarımızı kendimiz yönetmeliyiz.

Not: Tamamen aklıma takılan bir konuyu kendi kendimle tartıştım. Ne alaka demeyin.

3 comments:

Adsız dedi ki...

kendi hayatlarımızı kendimiz yönetmeliyiz. ölümlerimizi değil.
zaten kendi canını alacak olsan o ana kadar yaşadığın hayatı, ve dolayısıyla diğer insanların yaşadığı hayatları anlamsız kılmış, hiçe saymış olursun. eğer hayat yaşanmayacak kadar kötüyse, eğer sana değer katacak seni geliştirecek birşeyler kalmadığını düşünüyorsan yaşamaya devam eden ve eceliyle ölen insanlar keriz mi ki 'anlamsız' hayatlarını sürdürmeye devam ediyorlar? o bencillik etiketi de buradan çıkıyor zaten, olay bence bencillikten de öte. benmerkezcilik desek daha doğru olur. 'benim bir sorunum var ve bunun tek çözümü ölüm, arkamda kalanlar ne bok yerse yesin. benim kesinlikle dogru olan uzman görüşüm sudur ki hayatta yapılacak birşey kalmadı, yaşamaya değer bulmuyorum' demek sadece inanılmaz dar görüşlü insanlara nasip olur herhalde. ayrıca -klişe ama doğru- insanlar ellerinde olmayan durumlar nedeniyle ölüme sürüklenirken diğer bir insan nasıl zihinsel-ruhsal sıkıntıları yüzünden kendi canını alacak kadar değersiz bulabilir?
insanlar kendi mutluluklarını kendi yaratır, kendilerini mutlu eden şeyleri yaparak. eğer bir insan intihar etmeye kalkışırsa - sayılı istisnalar hariç - o zaten yaşam özürlüdür bence. herkes hayatında en az bir kere gidişattan sıkılır, 'depresyon'a girer, içinden çıkamayacağını düşündüğü bir duruma düşer, ama çoğu kişi kendini yeterince tanıdığı için doğru çözümü - ki bu intihar değil - bulur, kendisini tekrar mutlu edecek bir noktaya gelir hayatta. o yüzden intihar etmenin doğal bir hak olduğuna kesinlikle inanmıyorum. insan hayatı -dini anlamda olmasa bile- kutsaldır, her zaman da öyle kalmalı. başka neyimiz var ki?

(tamamen aklıma taktığın bir konuyu seninle tartıştım)

Adsız dedi ki...

hayatı birinci şahısın gözüyle yaşarsın, bunun başka yolu yok. sana birisi hikayeyi anlatmaz, oturup izleyemezsin bi yandan patlamış mısırını yiyerek. bu yüzden hayat dediğin şey, zaten senin belkide bi türlü anlamlandıramadığın varoluş(-un)ta sahip olduğun, üzerinde hak iddia edebileceğin tek şey. bencillikteki "ben"in bizzat kendisi olarak hükmedebileceğin. adını hatırlayamadığın bir yazarın romanı değil cart cort gibi benzetmelerle uzatabileceğim konunun öznesi olan bu hayat olgusu kıyas kabul etmez anonim kişisi. tepkim sana. adamın yazısında bile örneklendirdiği bir tutumla yaklaşıyosun. bencillik diyosun mesela. evet, bencillik zaten; başka bir yolu yok bunun.

düşünmeye başlamadan önce dolu bir beynim vardı, uzun uzun yazardım bişeyler; velakin biraz kafa yorunca zihin boşaldı. o yüzden kısa kesiyorum. elinde bir tek hayatın var ve ne yapacağın sana kalmış bence. geriye kalan herşey tıraş. dine değinmiyorum bile; değinirsem sert algılanabilir.
bence gerçeği ucundan çözmüş, görmüş herhangi bi adam zaten zorlama manalar yüklemeyi bırakmıştır olgulara.


herneyse, çok kafamı kurcaladığı bir anda, o anda zank diye bu yazıyı görmem enteresan oldu. o an derken intihar anı fln değil tabi, "derin" deyip tiye aldığımız mevzulara kafa yorarken işte. güzel değinmişsin. anonim seni tutmadım, kıyastan yola çıkarak yaşam kritiği yapmışsın, şiddetle kınadım..

TirtFahrettin dedi ki...

çok anlık bir yazıydı, sonunda da belirtmiştim zaten. özensizce yazdım, bir sürü hatal cümle var hatta. o yüzden çıkarımlarda bulunmak anlamsızdı. eleştirmek de saçma aslında. benimle aynı düşünceyi taşımanız emin olun karşıt görüşe sahip olmanızla eşdeğerdir.

zaten yazının anafikri herkesin düşüncelerinin kendine özel olduğudur, kutsallığıdır. bunun haricinde ne desem boş.