25 Mart 2008

Don - Part I: With or Without You (A Tribute to U2)

Dün akşam çamaşır yıkarken farkettim, etrafımdaki insanlarla sanırım en büyük ortak yönüm don giymem. Evet, neredeyse insanların tamamı don giyiyor (bir dönem Sibel Can sahnede giymediğini iddia etmişti, onu muaf tutarım bu genellememden) ve bu don giyme konusu üzerine oturup ciddi bir süre kafa patlattım. Öncelikle niye don giyiyoruz? En azından ben niye don giyiyorum? Herhangi mantıklı bir açıklaması yok. Ne yani, kasık bölgeme ekstra bir koruma mı lazım? Ya da ihtiyaç duyacağım bu korumayı tiril tiril pamuklu bir kumaş parçası mı sağlayacak? Beni ısıtacak mı? Serin mi tutacak? Ve kafamdaki tüm bu sorularla sabah uyanıp kendi kendime bir iç çamaşırı devrimi yaptım ve pantolonu donsuz bir şekilde kıçıma geçirdim.


Ofiste öğlen yemeğeni müteakip şu saatler içerisinde anladım ki don giymenin çok ulvi bir amacı varmış: bir takım uzuvlarımızla gabardin pantolla arasına bir tampon vazifesi olmak. İç gıcıklayıcı sürtünmelerden ötürü içeri kahve almaya gitmeden önce bir 15 dakika boyunca ölmüş kedi, yaşlı nineler ve Bülent Ersoy'u düşünmek zorunda kaldım ki bu kişisel iş verimliliğime büyük bir darbe vurdu.


Fakat artıları da yok değil. Misal tuvalette işinizi görmeye gittiğinizde sürpriz yaşıyorsunuz. Pantolonu indirirken bir kat daha kumaşla yüz yüze kalmayı bekleyen zihin karşısına çıkan manzara karşısında bir anlığına afallıyor. O bir kat ekstra kumaş takriben 2 saniye daha kısa sürede işinizi görmenizi sağlıyor (ki az önce bahsettiğim 15er dakikalık periyotlardan düşmek gerekir). Üstelik her an tetikte, tedirgin bir ruh haline bürünüyorsunuz, bu da sizi dış etkenlere karşı daha dirençli bir insan yapmakta (sebebi tamamen donsuz olmanız).

Deneyin sonuçları ve don metasına ait yazılarımla tekrar karşınızda olacağım.

5 comments:

justine_therese dedi ki...

kariyerini don üstüne kurmuş biri olarak, takdirle karşıladım tespitlerini. herkes don giysin. hatta kullanıp atsın ki ben daha çok para kazanayım. long live don!

Adsız dedi ki...

bişey sorucam mail adresini bulamadım :S

jane de lus dedi ki...

ahahah blogunuzu seviyorum. üşenmedigimde ekliycem rollarıma.

TirtFahrettin dedi ki...

@castin: don sektöründe çalıştığını bilmiyordum, umarım sosyete pazarlarında pantolon üstü don giyip millete laf atarak satış yapan birisi değilsindir castincim, hayallerim yıkılır.

@isimsiz: bulamazsın zaten, ama illa istersen vereyim: tirtfahrettin@gmail.com, yardırella.

@jane-de-lus: evet ya, kimler yok ki benim de blogroll'uma ekleyeceğim, hepsi de bukmarklı halde kuzu gibi duruyor. uzun iş o, ve de meşakkatli.

Maybe. dedi ki...

ahahhahhaahahhahhahafgddfgdfgdfgfgvfgvdftgdfjkhgjkhg.
yorumum bu kadar.
hatta hala :
hahhaahhahahahhaahha.